à moins de: Unsurunun kullanımında fiilimizi bağlacımızın sonuna mastar ''infinitif'' şekliyle ilave eder ve vurgulamak istediğimiz durum ve ifadeyi elde etmiş oluruz.
- On ne peut pas acheter cette maison à moins de gagner au loto.
- Bu evi loto tutturmadıkça satın alamayız.
- Je cours rarement, à moins d'être pressé.
- Acelem olmadıkça nadiren koşarım.
- à moins de toucher le gros lot, je ne me ferai pas construire une maison.
- Büyük ikramiye tutmadıkça, bir ev inşa etmeyeceğim.
[Etre pressé: Acelesi olmak. > Je suis pressé: Acelem var.]
- Nous ne pourrons jamais améliorer les choses à moins de viser un changement en profondeur.
- Derin bir değişim amaçlamadıkça hiçbir şeyi daha iyi yapamayız.
à moins que: Anlam yine aynıdır ancak bu bağlacımızın devamında SUBJONCTIF işlemi yapmamız gerekecektir.
- Je serai ici à cinq heures à moins que je ne manque le train.
- Treni kaçırmadıkça/kaçırmazsam saat beşte burada olacağım.
- Cette histoire est à pleurer à moins qu'elle nous fasse rire.
- Bu hikaye bizi güldürmedikçe ağlamakli bir hikaye.
- Ne me parlez pas de mes dettes, à moins que vous ne vouliez les payer.
- Borçlarımı ödemeyecekseniz/medikçe bana onlar hakkında konuşmayın.
- Je serai là à 18 h, à moins que ma réunion s'éternise.
- Toplantım uzamazsa/madıkça saat altıda orada olacğım.
- Vous n'êtes pas vivant à moins que vous sachiez que vous vivez.
- Yaşadığınızı bilmediğiniz sürece yaşayan değilsiniz.
- J'ai assez d'argent pour le restant de mes jours, à moins que je n'achète quelque chose.
- Bir şey satın almadığım sürece, günlerimin kalanı için yeterince param var.
Sorularınızı yorum kısmında paylaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder